Hemşirelik Bölümü Öğrencilerimiz, Prof. Dr. Gülten Uyer ile Röportaj Yaptılar 

Hemşirelik Bölümü öğrencilerimizden Merve Büyükakyol, Fatma Karip ve Zeynep Arıkan "Hemşirelik Felsefesi ve Temel Kavramlar" dersi kapsamında 31 Ekim 2021 tarihinde Prof. Dr. Gülten Uyer ile bir araya gelerek röportaj yaptılar.  

Hemşireliği bilinçli mi seçtiniz yoksa sizi biri bu mesleğe yönlendirdi mi?

Mesleği bilinçli seçmedim. Anneannemin istemesi üzerine hemşirelik okudum. Benim için planlı bir tercih değildi. Böylelikle Kızılay Hemşirelik Lisesi’ni bitirdim. Orada iş ahlakı bize aşılandı.

Hayatınızda aldığınız burslar ve sertifikalar planlı mıydı yoksa kendiliğinden mi gelişti?

Ben şanslıydım. Kendim müracaat etmedim. Bu zamana kadar sadece bir yere başvurdum. Onda da Amerika’da Bottan Üniversitesi Hastanesi’nde Direktör Yardımcısı olarak işe başladım. Daha sonra Başkent Üniversitesi’ne müracaata bulundum fakat sonra geri çekildim. Şaşırtıcı bir şekilde Direktör Yardımcısı pozisyonunda işe başladım.

İhsan Doğramacı Anısı: İhsan Doğramacı ile Ankara’da tanıştım. Kendisi çok büyük bir şahsiyet. Avrupa’da tanınan ve bilinen biridir. Şahsıma bizzat iş teklifinde bulundu. Bir akşam beni evine davet ederek benimle ilgili yapacağı çalışmaları kutlamada açıkladı. Böylelikle üniversite ile ilgili çalışmalarım başladı.

Mesleki ya da özel hayatınız ile ilgili bir ‘keşke’niz var mı?

Yok aslında. Hayatında ‘keşke’leri olmayan bir insanım. Yalnızca Oxford’da aldığım bir eğitimde hastaneleri gözlemlemek için göz hastanesine gitmiştim. Orada çalışırken bir hastam bana çikolata uzattı ama Kızılay’da aldığım mesleki eğitimden dolayı bu durumu etik bulmamıştım. Ama şimdi ‘keşke’ alsaydım diyorum. Hastayı mutlu edebilirdim. Buradan da gençlere hastalarla arasındaki diyaloğun ne kadar önemli olduğunu vurgulamak isterim. Bunu tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Hastayı iyileştirmek kadar; onları hayata bağlamak, sorularına çözüm bulmak da göreviniz olmalı. Tabii ki etik kurallara uyarak.

Başkent Üniversitesi açılışında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel size “Peki siz şimdi neyi farklı yapacaksınız?” diye sormuş. Sizce biz fakültelerimizde hemşirelikle ilgili neleri farklı yapıyoruz?

Bu bana bir olayı hatırlattı. Bu soruyu ben de kendime soruyorum. Okulların fakülte olması için bir grup toplanmış. Ben de gruba katıldım. O zamanlar Başkent Üniversitesi Kurucusu ve Okul Müdürüydüm. Ben can-ı gönülden fakülte olmasını sindiremedim. Çünkü bazı şeyler hala eksikti. Süleyman Demirel’den randevu alındı ve ziyarete gidildi. Demirel “Peki neyi farklı yapacaksınız?” diye sordu. Ben şu anda farklılık değil bir gerileme görüyorum. Ama sizler ve sizin gibiler bilinçlenirse ve bu soruları kendinize sorarsanız. Meslek olması gereken yere yükselir. Ben sizde o ışığı görüyorum. Israrla bir şeyin üzerinde bu kadar durmanız, ödevi bu kadar ciddiye almanız çok güzel. Aslında olması gereken de budur. İnsan umutlanıyor sizleri görünce. Ben öğrencilerime devamlı sorgulamalarını söylerim. Ben bunu öğreniyorum ama uygulama da yapıyor muyum? Gördüğüm hemşireler yapıyorlar mı? Bunları sorgulamadan olmaz. Ne yazık ki sorgulayan insan sayısı az.

Hocalar bazen kendilerine güvensizlikten öğrenci ile iletişimi koparıyorlar. Hatta bazen de korkutuyorlar. Kendi bindiği dalı kesmesi gibi. Araya blok koyuyorlar ondan sonra öğrenci ile iletişim kesiliyor, eğitim yapamıyorlar. Ben hemşireliğin olumsuzluklarından bahsederken “Ben de bir yanlış yapmışım.” derim. Çünkü benim mezunlarımın mezunlarının mezunları şu an bir yerlerde çalışıyor. Demek ki bende bir hata yapmışım zamanında. Çünkü benim her yerde bir etkim var. Ya kitaplarımı okumuşlardır ya hocaları bende yetişmiştir ya da ondan ders almışlardır. Bu konuları fazla açmayalım.

Meslek hayatınızda hiç unutamadığınız, sizi çok etkileyen bir anınız oldu mu?

Çok oldu aslında. Amerika’da direktör yardımcısıydım. Zor vakalarda toplantı yapardık. İkiz eşi Michael vardı. İkiz eşlerinden biri ihmal edilir. Diğeri daha çok sevilir, daha üstün tutulur. Öbürü de geriler, üzülür. Böyle olduğu zamanlar da çocuğun görünümüne de yansır. Çocuk sud kostik (NaOH) içerek özofagus yanığıyla hastamız oldu. İhmal edilmişlik çocuğun yüzüne çok sinmişti. Özel vaka olduğu için ben her gün ziyaret ediyordum. Bir hemşire Michael ile sorumlu olsun istedim. Bir gün çocuk saçını parmağına dolayarak ağzına götürdü. Gözlemimi hekime bildirdim. Ameliyat edildi ve midesinden bir avuç saç çıktı. İyi bir bakım ve hemşirelerle iletişimle Michael o kadar iyileşti ki hemşirelerden benim sevmeme zaman kalmadı. Çocuk taburcu edildi. Ben akademik akıl adlı sitede köşe yazarlığı yapıyorum. Orada da bu anımı paylaştım.

Yazılarınızı severek okuyoruz. Anlatım diliniz çok güzel. Birçok alanda fazlaca bilginiz var. Çok ilgimizi çekti bu durum.

Her şeyle ilgilenmek lazım. İlgilenmeyince insanlar ya dedikodu yapıyorlar ya Alzheimer oluyorlar. Benim arkadaşlarım hiçbir şeyle ilgilenmedikleri için sayıları bile unutuyorlar. Mesleği noktaladılar ve başka işlerle ilgilenmediler. Sonra Alzheimer oldular. Beyin hücrelerini çalıştırmak lazım. Bulmaca çözün, bir şeyi keşfedin, yeni bir dil öğrenin. Ben doğada çocukluğumda görmediklerimi görüyorum.

Mesleğinizde kırılma noktalarınız oldu mu? Ben artık mesleği bırakıyorum dediğiniz bir an var mıydı?

Hayır, hiç olmadı. Ne yazık ki her yerde insanlar kendilerini yeterince geliştirmedikleri için bir başkasını indirmeye çalışıyorlar. Meslekte de buna rekabet deniyor. Şimdilerde de buna mobing deniyor. Ben kendimi insanlara karşı sorumlu hissetmedim. Her ne kadar o benim hiyerarşik olarak üstümde de olsa ben öyle hissetmiyorum çünkü insanların eksik ya da fazla yönlerini çok iyi görebiliyorum. “Ben neden onun için mesleğimi bırakayım.” diyorum. Ben mesleğime karşı sorumluyum. Bunu düşündüğünüz zaman bunları aşmak için kendinizi olayların dışına alıyorsunuz ve dışarıdan bakıyorsunuz. Bunlar acaba bana ne yapıyorlar diye. Belki de bu bir savunma mekanizmasıdır. Her meslekte sevilmeyecek şeyler vardır. Siz eğer sevilmeyecek şeyleri değil de sevilecek şeyleri büyütürseniz, sevilmeyecek şeylerin de değeri kalmıyor. Mesleğinizi yaparken zorlanmıyorsunuz.

Hayatınızda hemşirelik yönetimine önem vermişsiniz. Nedenini öğrenebilir miyiz?

İnsan mesleğine önem vererek yaparsa daha başarılı olur. Aynı zamanda kendisine de katkıları çok olur. Çünkü mesleği sevmek beraberinde insana pek çok getiriyor. Mesleği daha iyi yapmanızı sağlıyor.

Şu anda hemşirelik okuyan arkadaşlarımıza bir mesajınız var mı?

Eğitimlerini hatırlasınlar. Eğitimlerinde ne aldılar? Yani neyi okuyorlar? Onları uygulayabiliyorlar mı? Hastayla iletişimleri nasıl? Okudukları nasıldı? Yani devamlı kendilerini sorgulamaları gerekiyor. Aldıkları eğitimleri düşünmeleri gerekiyor. Şu anda yaptıklarıyla eğitimi kıyaslamaları çok iyi olur. Ona göre de hareket etmeleri lazım. Çünkü tek kişinin yapması ne yazık ki yeterli olmuyor. Ama bunlar hemşirelikte olumsuz yönde oluyor ne yazık ki. Gittiğiniz yerlerde siz de gözlemleyin neler olduğunu. Eğitiminize bakın, oralarda görüyor musunuz? İnşallah sizler görüyorsunuzdur.

Meral hocamız hastayla olan iletişimi hep ön plana almamızı ve bize öğrettiği bilgileri sürekli sorgulayarak araştırma yapmamızı istiyor. Bizi size hocamız yönlendirdi. Hocamızın verdiği ödev sayesinde sizinle tanışma fırsatı yakaladık. Hocamıza bir selam yollar mısınız?

Değerli vaktinizi ayırıp, sorularımızı cevapladığınız için çok teşekkür ederiz. Sizlerin anlattığı her cümle bizim için çok önemliydi. Tekrar görüşmek dileğiyle.

Prof. Dr. Gülten Uyer Kimdir?

Gülten Uyer, 8 Eylül 1931 yılında İzmir’de doğdu. Babası 9 Eylül İzmir’in kurtuluşu anlamı nedeniyle bu tarihte nüfusa kaydettirdi. Ankara ve İstanbul şehirleri arasında halen yaşamını sürdürmeye devam etmektedir. 

Anneannesinin isteği üzerine Kızılay Hemşire Okulu ile başlayan mesleki eğitim yolculuğu Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokuluna kadar devam etmiştir. Planlı bir meslek seçimi değildir. Hemşireliğin pediatri, öğretim ve yönetim alanları ile ilgilenmiştir. Ülkemizde ilk kez Hemşirelikte Yönetim Yüksek Lisans eğitimini başlatarak hemşireliği yönetim ve öğretim alanında geliştirmiştir. Hemşirelik hizmetlerinin yönetiminde odaklanılması gereken noktanın “Kaliteli Hemşirelik Hizmeti” olduğunu her zaman vurgulamıştır. Bunun için hemşire yöneticilerinin yönetim alanında eğitim almaları gerektiğini savunmuştur. Çalışma yaşamında, hastayı merkeze alan bir ekip çalışması içinde, herkesin kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği üzerinde durmuştur. 

Gülten Uyer, 1988 yılında Türkiye’nin hemşirelikte ilk dört profesöründen biri idi. Hemşirelik ve hemşirelik eğitimciliği dışında Tıp ve Sağlık Bilimleri Eğitimi Konseyi çalışmalarına katılmıştır. Hemşirelik Yüksekokullarının Fakülte olması için diğer hemşire liderleri ile birlikte TBMM’de dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüşmüştür. TRT’nin Susam Sokağı projesinde yer almıştır. Mesleki kitaplar ve makaleler yazmıştır. Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, Brezilya ve Kuveyt gibi yurt dışı ülkelerde hemşireliği temsil etmiştir.


Son Güncelleme Tarihi: Sa, 02/15/2022 - 10:49